20 Ocak 2012 Cuma

msgsü bomonti kampüsünden

     24 saat çalışmanın ardından, sevgilimin üniversite hayatında ki son iki sınavına girerken yanında olmak istedim.. Güç bela şirketten paçayı sıyırıp koştum, geldim..

ve beklemekteyız...

peki bunun dışında olup biten neler var..

Hayat güzel ve yoğun bir şekilde akıyor..

Hayata geçirdiğimiz iki adet uzun metraj film var:.. Tabi ben sadece bu işlerin küçücük bir paydasına katkıda bulundum.. Büyük çoğunluğu ( tamamını ) yapan Mehmet ATAN sevgili abicim... Şefim..

1. Film # AYAZ #

Benim pek tarzım olmasa da başarılı bir film, emeği geçenlere saygılar selamlar..




2. Film ise " Bir Ses Böler Geceyi" 

Bu film de ise benim pek bir emeğim yok lakin Kamera Arkası'nı montajlıyorum şu sıra (:
ve yönetmeni Ersan Arsever harika bir insan, çok fazla vakit geçirmemiş olmama rağmen tanıdığım kadarıyla nazik, çağdaş ve insana değer veren bir yönetmen.. Yönetmenliği hakkında bir şey söylemek bana düşer mi bilmiyorum, çektiği filmin benim gözümdeki başarısına kıyasla gayet başarılı bir yönetmen.. Saygılar Ersan Hoca'ya..



Bir kaç iş daha var fakat, şuan paylaşılası bulmuyorum.. belki başka bir yazı da anlatırım onlarıda....

11 Aralık 2011 Pazar

çalışma hayatına atılmış olmak..

Uzun zaman oldu yazamayalı, öncelikle kendimi selamlıyorum, daha sonra bu yazıya göz gezdirecek, şöyle ucundan azıcık bakıp kaçacakları..

Selamlar.. Selamlar.. Selamlar..

 Çok zaman buradan yakındım, iş bulmalıyım, çalışmalıyım, lanet olsun kimse beni işe almıyor diye..

Sonunda dileğim yerine geldi.. Şuan da pazar gününün güzide saatlerinde şirketten yazmaktayım bu yazıyı.. Pazar günü çalışıyor olmak benim için sorun değil.. Keyifli hatta herkes izinli... 3 kişi şirkette kalmak keyifli

Gelelim nerde çalıştığıma.. 35mm Stüdyo Hizmetleri'nde Video-Montaj Asistanı olarak işe başladım..
İstanbul'umun göbeğinde, tam da gümüşsuyunda, pencereden dışarı baktığımda saat 11 yönünde gümüşsuyu parkını gören bir konumdayım. Mutluyum..

Başlangıç için, taşmasada, belki doyurmasa da aç bırakmayacak bir ücret alacağım. Lakin, deneyimsiz olmam ve ciddi anlamda teori ve pratik arasında ki o uçurumun arasını henüz kapatamamış olmam göz önüne alınınca gayet iyi.. Şirkette kalma imkanım var, asla bi zorunluluk bu hafta da en az 1 ya da 2 gün, ben ise bunu imkan olarak görüyorum, çünkü şimdiler de göçebe bir hayat yaşıyorum.. Kendime ait bir evim yok.. Yerleşkem yok.. Şirkettin terleten deri koltuklarıyla güzel bir ilişkimiz var.

İstanbulda'yım dedik madem, istanbula gelmeyi aşkla istememin iş dışında ki diğer sebebi kübra'm dı ve ona da kavuştum sonunda.. Böyle çok mutluyuz. Aynı şehrin havasını solumak ve sık sık görüşebiliyor olmak bizim için bir ilk ve çok keyifli..

Şimdilik bu kadar diyorum..
Göz gezdiren herkesi öpüyorum..
Mutlu kalın...



B.Kavakci
Gümüşssuyu, İstanbul
@35mm

16 Kasım 2011 Çarşamba

Gelin arabasının arkasındaki tenekeler


       Bombok bir gün oldu uyandığım, yapılacak bir çok işim olmasına rağmen şuan dışarıda ki lanet hava ve içimde ki bunalım, dışarı çıkmamı öylesine engelliyor. Daha vakti var diyerek öteliyorum işlerimi. Yarına keyifli başlama ümidiyle diyerek çıkmıyorum evden...


Sıkıldım çok sıkıldım... Artık lanet olası Sakarya'dan kurtulmak, artık iş bulup kendi hayatım yaşamanın ilk adımlarını atmak istiyorum.. Artık istanbuluma kavuşmak istiyorum.. Artık keyif aldığım işi yaparken, çalışma arkadaşlarımla keyifli, bazen gergin, bazen hüzünlü, bazense kahkalar atmak istiyorum. Henüz onların adlarını bile bilmezken.. Henüz hiç birinin yüzünün görmemişken. Hepsinin sevebileceğim insanlar olacağının hayalini kuruyorum..

Büyük olasılıkla öyle gözüküyor ki, son iş görüşmemde olumlu sonuçlanmayacak, hatta bir çoğu gibi hiç sonuçlanmayacak.. Ben  ise acaba bugün mü mail atarlar, acaba arayacaklar mı ? Off ya tüh yarım saat telefonum bulunduğum yerde çekmedi, acaba aramışlar mıdır ? 

Lanet olsun ya!.. Tek kelimeyle..

2 Kasım 2011 Çarşamba

karga ayağı

Kaç zamandır uzun soluklu bir yazı yazamıyordum, düşüncelerimi sınıflandıracak, anlamlandıracak kadar zihnimin boş zamanı olmuyordu. Bilgisayar başında ekmek parası derdine düşüp, iş bulabilmem için gerekli programları öğrenmekle geçen uzun geceler, günler... Bir kaptırdım mı kendimi başımı kaldıramadığım çalışmalar. 

Hangi programlar üzerine çalışıyorum " Adobe After Effects ve Cinema 4D" hayat arkadaşım oldular bana artık, eve gelip bilgisayarın başına geçmek için bazen sabırsızlanıyorum. Bazı zamanlar ise boş boş bakıyorum programların arayüzlerine. Epey ilerledim , kısa zaman içerisinde piyasanın isteklerine karşılık verebileceğim söylendi üstatlar tarafından.. Saygıyla selamlıyorum ve umarım piyasada benim iş ihtiyacımın farkına varır diyorum. (: 

Hayat sıkıcı yani, yukarıda yazılanları dikkate alırsak, bunların dışında arttırdığım zamanlarda Rota Kafe'ye gidip dostlarla vakit geçirmek keyif verici oluyor. Unutmadan, Cuma geceleri Rota kafe'de şiir dinletisi yapıyoruz. Genellikle Kadir Bilir ve Ahmet Kartal benim için fon müzik yapıyorlar. Ben ise elimden geldiğince ruh halimin çalkantılı evrelerinde güzel şiirler seslendirmeye çalışıyorum...

ve istanbulu özlüyorum.. 

ani bir son..

27 Ekim 2011 Perşembe

ve şimdi, sidikli bir palyaço

Hayat zor! ve ben çok sıkıldım...




tam yerinde bitti yine düşler
bir sazın yarım kalan tınısı gibi
doğum esnasında ölen bir anne gibi;
yarım kaldı hayat!

zamansız öldü yine kuşlar
henüz güneşe doğru göç etmemişken
aynalar karardı ardından
daha dünyadaki son insan ölmemişken
belki fokurdar yine çaydanlık yalnızlığa
filmlerde ölen bir güzelin ruhu gelir diye
iki tanedir masada yaşlanan bardak

bir yaşam aralığında;
geçer günler, geceye döner
kurulur geceyi perçinleyen masa
yakamozun eşlik ettiği akşamlarda.
duyulur sancısı denizin
tek dostu yalnızlığı bıçaklayan
bir şair gibi....




Burak
Nisan 2009

26 Ekim 2011 Çarşamba

bilemedim nedir başlık

Bilemedim nedir konu ?

Lakin bildiğim bir şey varsa o da Canımın fena halde sıkıldığı, hastalığın pençesinde bedenimin kıvrandığı, ve yeni öğrendiğim bir şey hasta olduğumda çok nazlı olduğum.. Bazen insanlar nazlı olur, bazen nazının geçtiği kişilere nazlı olur.. ve bazen nazının geçtiği kişilere nazının gerçekten geçmesini isterler..

İnsanız işte isteriz..

Gereksiz Anekdot:

Mutsuzluk, olağan hayatın s.kilmiş bir ruh haliyle korelasyon oluşturmasına bağlıdır.. ve ruh halinin durumu asla tecavüz kaçınılmazsa zevk almaya bak olmamıştır.. Yani durum şu ki s.kilmiş ve s.kilmeye devam eden ruh hali bu durumdan asla memnun değildir.. fakat ruh sahibi ya da ruh sahibesi mazoşizminin seviyesine göre bu duruma göz yumar..

Pata Soru : Peki hem hasta ve hem yukarıda bahsedilen korelasyona ortam hazırlayacak derecede mazoşist iseniz, yapılacak şey nedir ?

Küte Cevap : Pardon filminde ibrahim kızını vermeyen rıfat abisinin suratına fırlattığı 2 kelimelik replikle sabitlenir. /// Hassss.kkkktir be rıfat abi..


Canı sıkılanlar için yapılacaklar listesi 1 :

Step One ; güzel bir duş alın ve kurulanmayın
Step Two ; en sevdiğiniz slipin popo kısmına makasla istediğiniz figürü oluşturun fakat büyükcene olsun..
Step Three ; slipinizi giyin..
Step Four ; hava buz gibiyken ve siz henüz ıslakken balkonun kapısını açınız ve kimse olmadığına emin olduktan sonra poponuzu bir müddet soğuk hava ile bütünleştiriniz..


yine olmazsa şayet diğer yazımda alternatif bir çözümle sizlerle olacağım..

Şimdilik tanrı sizi kötü ruhun korelasyonundan korusun..

4 Ekim 2011 Salı

Önemsemek

Önemsemek; yanlış yapmanın ilk adımdır.. (Fazla önemsemek)

Bazı işler bilirsiniz ki, üzerine fazla titremeden yapıldığında daha sağlıklı olur.. Nereden bakarsanız bakın, bi nokta da bu durumu görmemek mümkün değil...

Her şey de dediğim gibi, her şey....

Örneğin aşk, ne kadar üzerine düşerseniz o kadar kaçar.. Komik bir örnekle durumu sabitlemek gerekirse, boynunuzda oluşan minnacık yağ bezesi siz dokundukça kaçar, kayar gider başka yerlere...

Ya da iş; mesela ben iş bulmak iş bulmak için onca çabalarken, devasa ümitlere kapılıp, sonra onların devasa yıkıntılarıyla uğraşırken.. fark ediyorum ki, biraz da sakin olmak gerekmiş, ipin ucunu külliyen kaçırmak değil de deli divane gibi iş aramamak gibi (:

Bugün ki yazımda böyle sanırım, fazla üzerine düşülmeden, rastgele yazılmış.. çok bir derinlik barındırmayan - hatta derinlik barındırmayan-

ve ey güzel okurlarım (: yakışıklı okurlarım (: ve hatta alımlı okurlarım (:

kendinize iyi bakın.. tabi gerçekten böyle bişiy mümkünse (: